YeniŞafak gazetesi bugün manşetten verdiği haberinde ‘ilginç’ bir teklifte bulundu.
Gazeteye göre, Türkiye’deki ekonomik krizin sorumlusu pandemi, depremler ve Ukrayna-Rusya savaşıydı!
Gazete, Gelir İdaresi’ne sunulmuş, 2023 beyannameleri üzerinden alınacak yüzde 1’lik ilave vergi, asrın felaketinin yükünü hafifleteceğini ve hazineyi daha fazla borçlanmaktan kurtaracağını öne sürdü.
YeniŞafak’taki haberde, ekonomik krizin sorumlusu olarak tutulan pandemi, deprem ve Ukranya-Rus savaşının ülke üzerindeki ekonomik etkisi, ‘varlıklı insanların fedakarlıkları ile önlenebilir’ denildi.
İşte, YeniŞafak’ın o ilginç teklifi;
Pandemi, 6 Şubat 2023 depremleri ve savaşın tetiklediği küresel krizin ekonomiye etkilerini azaltmak için zenginden bir defaya mahsus “aktif vergisi” alınsın. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın önünde duran 2023 beyannameleri üzerinden alınacak vergilere ek olarak tahsil edilecek yüzde 0,5-1’lik bir vergi hem asrın felaketinin yükünü önemli miktarda hafifletir hem de Hazine’yi daha fazla borçlanmaktan kurtarır.
Türkiye 6 Şubat 2023 tarihinde büyük bir yıkıma neden olan asrın felaketini yaşadı. Maliyeti 100 milyar doları aşan bu yükün altından kalkmak için alınan önemler yetersiz kalıyor. Devletin borçlanarak altından kalkmaya çalıştığı deprem yükünün, Hazine’de büyük bir açığa neden olmaması için varlıklı insanların elini taşın altına koymasına ihtiyaç var. Deprem yükünün kamu maliyesini sarsmaması için varlıklı kesimden tek defaya mahsus vergi alınsın.
2023 BEYANNAMELERİ HAZIR BEKLİYOR
Geçen yıl 1 trilyon lirayı bulan ve bu yıl daha fazla kaynak aktarılması gereken deprem harcamalarının karşılanması için 2023 vergi beyannameleri üzerinden ek vergi alınabilir. Mevcut düzenlemelere göre Kurumlar Vergisi oranı; reel sektör için yüzde 25, banka ve finans kurumlarında yüzde 30, ihracat yapan firmalarda yüzde 20, halka açık şirketlerde yüzde 23, imalatçılarda yüzde 24 olarak uygulanıyor. Bu yılın ilk çeyreğinde Gelir İdaresi Başkanlığı’na sunulan beyannameler üzerinden tahsil edilecek bu oranlara ek olarak alınacak yüzde 0,5-1’lik ‘aktif vergisi’ asrın felaketinin yükünü önemli miktarda hafifletir.
ZENGİNLERİN SERVETİ ŞİRKETLERİNE KAYITLI
Zenginlerin servetleri çoğunlukla şirketlerinin üzerinde kayıtlı bulunuyor. Bina, arsa, ev, araba, gemi, yat gibi somut varlıklarını şirketler adına kayıtlı tutan zengin kesimin sahip olduğu alacaklar, hisse senetleri, altın, döviz gibi kıymetler de şirketler adına kasalarda tutulur. Şirket bilançolarının aktif kısmı üzerinden alınacak bir vergi ile Hazine’nin elini güçlendirecek önemli bir kaynağın tahsil edilmesi mümkün.
KÜÇÜK MÜKELLEF KAPSAM DIŞI OLMALI
Yapılacak düzenlemeden küçük esnafın etkilenmemesi için beyanname verme zorunluluğu olmayan mükellefler kapsam dışında tutulabilir. Düzenlemenin; bilanço esasına göre defter tutan mükellefleri kapsaması yeterli.
BU NOKTAYA DİKKAT!
Böyle bir düzenlemede dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta daha var. Şirket aktif listesinde yer alan gayrimenkullerin bilançoda gösterilen değeri ile gerçek değeri arasında büyük bir fark var. Gerçekçi bir hesaplama için şirketler üzerinde kayıtlı bulunan gayrimenkullerin gerçek değerlerinin tespiti için de çalışma yapılması gerekiyor.
SON OLARAK 1994’TE ALINDI
Buna benzer bir adım geçmişti atıldı. 1994 yılında Ekonomik Denge Vergisi çıkarıldı. Tansu Çiller’in Başbakan, Murat Karayalçın’ın da Başbakan Yardımcısı olduğu DYP-SHP Koalisyon Hükümeti’nin (1.Çiller Hükümeti) çıkardığı 3986 Sayılı Ekonomik Denge Vergisi, 4 Mayıs 1994 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı.
ÖZ KAYNAKLARIYLA YATIRIM YAPAN CEZALANDIRILMASIN
Ancak o düzenleme, “net aktif” üzerinden vergi tahsilatı yolunu açtığı için kendi öz kaynaklarıyla yatırım yapan işletmeler cezalandırılmış oldu. Çünkü; şirket bilançolarının net aktif kısmı, aktiflerden borçlar da çıkarıldıktan sonra elde edilen kısım olduğu için, o yıllarda borçlanarak yatarım yapan şirketler, 1994’teki düzenlemeden neredeyse hiç etkilenmediler. Yapılacak bir düzenlemede, şirketlerin “net aktif”i üzerinden değil de; “aktif”i üzerinden vergilendirme yapılması halinde, 1994’tekinde yaşanan haksızlığın önüne geçilmiş olur.
DEPREMİN FATURASI SANILANDAN DAHA BÜYÜK
Depremin Türkiye ekonomisine maliyeti şimdilik 104 milyar dolar olarak hesaplansa da, gerçek faturanın bu rakamın çok üzerinde olduğu bir gerçek. 11 ili derinden sarsan Kahramanmaraş merkezli 7,6 ve 7,5 büyüklüğündeki depremlerden 14 milyon vatandaşımız doğrudan etkilindi. 50 binden fazla kişi hayatını kaybetti ve 100 binden fazla kişi yaralandı. Depremin vurduğu 11 ilde 680 bini konut, 170 bini iş yeri olmak üzere toplam 850 bin bağımsız bölüm ağır hasar alarak kullanılamaz hale geldi. İş yerleri, tarım alanları, ticarethaneler, fabrikalar büyük zarar gördü.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından halen bölgede yürütülen imar ve inşa çalışmaları kapsamında, 11 şehirdeki 940 şantiyede 110 binden fazla personel görev alıyor. Bu kapsamda rezerv alanlarda 207 bin, şehir merkezlerinde 50 bin ve hafif çelikten 50 bin olmak üzere toplam 307 bin bağımsız bölümün büyük kısmının ihalesi yapıldı. İhalesi tamamlanan konut ve köy evlerinin inşa süreci hızla devam ediyor.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından bugüne kadar 390 bin konut, 40 bin iş yeri ve 11 bin 500 ahır olmak üzere toplam 441 bini aşkın bağımsız bölüm için hak sahipliği tespiti yapıldı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı 76 bini aştı. Yıl sonuna kadar 200 bin evin teslim edilmesi hedefleniyor.
AĞIR YÜKE OMUZ VERME ZAMANI
Depremin yaralarını sarmak için milletçe verdiğimiz büyük çabayla acil olan ihtiyaçları karşılandı. Yüz binlerce depremzede çadırlardan alınarak konteyner kentlere yerleştirildi.
Ancak konteyner kentler geçici, asıl büyük maliyet kalıcı konutların inşasıyla ortaya çıktı. Bölgede hayatın normale dönmesi için yoğun gayret var. Enkazın tamamı kaldırıldı. Deprem riski olmayan alanlarda kalıcı konutların inşası sürüyor. Hükümet, 319 bin konutun inşasını bir yılda tamamlayıp hak sahiplerine teslim etmek istiyor. Toplamda ise deprem bölgesinde 650 bin konut inşa edilecek.
TÜRKİYE BU KAYNAĞA SAHİP
Depremin vurduğu bölgede iş dünyasının yeniden güçlendirilmesi ve zarar gören işletmelerin hızlıca ayağa kaldırılması için de büyük bir yardımlaşmaya ihtiyaç var. Hem yeni ve sağlam konutların hem de depreme dayanıklı iş yerlerinin inşa edilmesi için ihtiyaç duyulan kaynak Türkiye’de var. Türkiye’de yüzlerce holding var. Bu holdinglere bağlı iştirakler ile yönetimindeki şahıslara ait yüksek varlıklar dikkat çekiyor. Kişi ve kurumların belli bir seviyenin üzerinde varlığından vereceği yüzde 1’lik katkıyla Türkiye, depremin ağır yükünü kolayca omuzlayabilir.
DOLAR MİLYONERİ 44 BİN KİŞİ VAR
İstanbul Sanayi Odası’nın bu hafta açıkladığı Türkiye’nin en büyük 500 Sanayi Kuruluşu’nun 2023’te üretimden satışları 6,4 trilyon lira, karları ise 937 milyar lira oldu. ABD iş dünyası dergisi Forbes’in geçtiğimiz nisanda açıkladığı 2023 Milyarderler Listesi’nde ise bu yıl Türkiye’den 26 isim yer aldı. Türkiye’de 1 milyon dolar ve üzerinde serveti bulunan kişi sayısı 44 binden fazla. Geçen ay açıklanan “Özel Servet Göçü Raporu 2023”sonuçlarına göre Türkiye’de 44 bin 500 kişi dolar milyoneri, 145 centi milyoner (100 milyon dolar servete sahip) ve 18 de dolar milyarderi var. Rapor, Türkiye’ye 2022 yılında 300 milyonerin taşındığını da gösteriyor.
1942’DE VARLIK VERGİSİ ALINDI
Türkiye; İkinci Dünya Savaşı’na katılmadığı halde, savaşın neden olduğu ekonomik sıkıntılardan etkilendiği için Varlık Vergisi çıkardı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 11 Kasım 1942 tarihinde “4305 sayılı Varlık Vergisi Hakkında Kanun”u kabul etti. 17 maddeden oluşan Varlık Vergisi ile 114 bin 368 kişi vergilendirildi. Tahakkuk ettirilen 424 milyon 906 bin 421 liralık vergiden 314 milyon 920 bin 940 lirası tahsil edildi. Bu düzenleme, 11 aylık uygulamadan sonra 17 Eylül 1943 tarihinde yürürlükten kaldırıldı.
DÜNYADA DA ÖRNEKLERİ MEVCUT
Tarihte örneklerine rastlanılan bu uygulamanın bir benzerini Türkiye; Birinci Dünya Savaşı sırasında uyguladı. 19. Yüzyılda iki büyük savaş gören dünyada, birçok ülke dönemsel olarak vergi artışları yaptı. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında birçok ülke, olağanüstü dönemin zorluklarıyla baş edebilmek için radikal yöntemlerle daha fazla vergi almanın yoluna gitti. Alınan önlemlerin başında kazançlardan alınan vergilerin artırılması dikkat çekiyor. Yunanistan, Bulgaristan ve İsviçre, geçici olarak “servet vergisi” uygulamasına gitti. Almanya, İngiltere, ABD ise kazancın neredeyse tamamına el koyduğu dönemler yaşadı.
patronlardunyasi.com